Yayınlar ->  Salih Baba Divanı ->

Cemâlin arzı kılmazsa dilârâ 
Derûnumda sağalmaz işbu yara 

Hevâya gitti ömr-i nazeninim o 
iki âlemde kaldım bahtı kara 

Belâ bahrinde gark oldu sefînem 
Ümîd kalmadı çıkmağa kenara 

Erenlerden bana olmadı imdâd 
Mukadder böyle yazılmış ne çâre 

Aman dedikçe yaman oldu hâlim 
Visale çâre yok ol gülizâra 

Cefâdan gayrı görmedim safâsın 
Aceb bilmem ki n'etdim ben o yâra 

Mukadder olmaz imiş lâ-yugayyer 
Ne hâsıl gezmeden Belh'i Buhara 

Der-i Sami'ye geldim ilticaya 
Dedim kıl merhamet bu ihtiyara 

Ki bende kalmadı hergiz liyâkat 
Mukabil olmağa bu nefs-i mâra 

Pîrinden himmeti bol iste Salih 
Seni Mevlâ bu gafletten uyara

Cemâl = Yüz güzelliği.

Dilara = Sevgili, gönlü kapan.

Derûn = İçtaraf, kalp.

Hevâ = Nefsin ve bedenin istekleri.

Bahr = Deniz.

Sefine = Gemi, vücud.

Garkolmak = Batmak.

Mukadder = Takdir olunmuş yazı.

Visal = Ulaşma, vâsıl olma.

Gülizâr = Gül bahçesi, dergah.

Lâ-yugayyer = Değişmez, bozulmaz.

Der = Kapı.

İltica = Sığınma.

Hergiz = Asla

Liyakat = İktidar, hüner, marifet

Nefs-i mâr = Yılana benziyen nefis

 

Bu Sayfayı Sosyal Medya Hesabınızda Paylaşabilirisiniz