Yayınlar ->  Makaleler ->

Rasim ÖZDENÖREN

 

Gezegenimizde, içinden geçmekte olduğumuz günleri fitnenin ortalıkta kol gezdiği bir dönem olarak tanımla­mak yanıltıcı olmayacaktır.

Fitne karşılığı olarak sözlükte şu açıklamayı buluyoruz: '1. bela, mihnet, sıkıntı. 2. ayartma, azdırma. 3. fesat, ara bozma, karışıklık, ihtilal. îkaz-ı fitne: karışıklık çıkarma. 4. dinsizlik, canilik. 5. ceza. 6. delilik. 7. güzel yüz, güzel göz; güzel kadın. (Osmanlıca-Türkçe Ansik­lopedik Lügat, Ferit Devellioğlu).

Fitne kelimesi yalnızca lügat karşı­lığında kullanılmıyor. Belki ondan da çok mecazi anlamı öne çıkıyor. Bütün bu karşılıkların toplamı olarak fitne, sanki bir de, kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan bir ilişki biçimine de atıfta bulunuyor olmalı... Bu açıdan bakıldığında, kimin neye niçin sahip çıktığı veya muhalif olduğu bilinmeyen bir olayın saptanması da fitne karşılığı­na denk düşüyor görünmektedir.

Geçtiğimiz ay Türkiye'deki Gezi Parkı olayları böyle bir fitnenin dışa vurumu olarak yaşandı. Kimin kimin­le yan yana olduğu belli olmadı. Daha doğrusu herkesin nerede durduğu bel­liydi de, şaşırtıcı olan durum, tanımları gereği yan yana bulunmaması gereken bazı ideoloji sahiplerinin birdenbire aynı safta yer almasının görülmesiydi... Herkesin gerekçesi farklı da olsa, bu gerekçelerin aynı safta buluşturulması durumu, buradaki kafa ve gövde karı­şıklığı, tam da fitnenin tanımına uygun bir görüntü yansıtıyordu.

Halen yaşanmakta olan Mısır'daki karışıklık da tam bir fitne kaynaşması­nın göstergesi olarak dünya siyaset ya­şantısında yer buluyor.

Mısır askeri (cunta), sureti haktan görünerek, ülkenin meşru Cumhur­başkanını (Mursi) görevinden almaya çalışıyor. Seçimle işbaşına gelmiş olan mezkûr Cumhurbaşkanının hatalar yaptığı ileri sürülüyor.

Yeryüzündeki bütün cuntacıların gerekçesi bu değil mi? Sivil otorite hata yapar, cunta gelip onu düzeltir, öyle mi?

Hukukun evrensel bir ilkesi var: Bir kurum hangi prosedür ile gelmiş­se, aynı prosedürden geriye gidilerek ortadan kaldırılır. Bunun dışında bir yöntem uygulamak usulsüzlük sayılır. Sonuç doğru bile olsa, ika edilen usul­süzlük baki kalır.

AB ülkeleri Mısır'daki cunta hare­ketinin bu usulsüzlüğünün farkında değilmiş gibi davranıyor. Medyanın bil­dirdiğine göre, vaki darbeyi hâlâ 'darbe' olarak nitelemekten kaçmıyorlar.

îşte bunun adı fitnedir. Mursi'nin nesnel olarak neyini beğenmiyorlar bilmiyorum. İtiraf veya ifşa etmedik­leri, ettikleri takdirde kendilerini zor­da bırakacak olan gerekçeleri mutlaka vardır. Fakat o gerekçenin meşruiyeti ancak kendinden menkul nedenlere dayanıyor olmalı ki, açıklamaktan ka­çınıyorlar.

Fitnenin bir başka özelliği de gerek­çelerin (bahanelerin) karanlık kapılar arkasında oluşturulması olmalı... Fitne, netlikten hoşlanmaz. îşini gizli kapaklı yürütür; bu gizli kapaklılık da bazı saf­dillerin onların ardına takılmasına yol açar.

Fotoğraf Galerisi

Bu Sayfayı Sosyal Medya Hesabınızda Paylaşabilirisiniz