Yayınlar ->  Makaleler ->

Cengiz BOZAY

ŞAH DEDEMİZ MUHAMMED SAMİ HAZRETLERİ (K.S.) İLE ABDURRAHMAN TAGİ HAZRETLERİNİN KARŞILAŞMALARI VE İNTİSABI

Bir akşamüstü Nurşin'e varan Piri Sami Hazretleri (k.s.) tekkede oturarak Piri Tagi Hazretlerini bekler ve tekkeye teşrif eden Piri Tagi Hazretleri ile görüşür. Piri Tagi Hazretleri makamına oturur, sigara tütün tabağını çıkarıp önüne koyar. Şeriat âlimi olan Piri Sami Hazretleri (k.s.) sigara tütün tabağını görünce; gönlünden irkiliyor ve içinden "Eyvah buraya da boşuna geldik, sigara içen adam beni irşad edemez, madem geldik bu gece burada kalalım sabah çekip gideriz." diye düşünüyor. Daha sonra Piri Tagi Hazretleri (k.s.) sohbet etmeye başlıyor, sohbetinde de buyuruyor ki;

—Bir mümin kendi nefsinin Firavundan, Nemrut'tan, Ebu Ce­hil'den ve Şeytandan daha eşet (eşedd, kötü, aşağılık, pek çetin) olduğunu bilmez ise kâmil bir imanı elde edemez.

Bu sohbeti duyan Piri Sami Hazretleri (k.s.) kendi kendine

 —Eyvah bende nefis var, ben şimdi onlardan eşet miyim? Ben Müslümanım, âlimim nasıl olur da bunlardan eşet olurum?

diye düşünerek Piri Tagi Hazretlerine (k.s.) intisap etmeden ayrılmaya kesin kes karar verir. Sohbetten sonra yatılır. Piri Sami Hazretleri (k.s.) gece bir rüya görür. Rüyada Piri Tagi Hazretlerinin (k.s.) bir zatla oturduğunu ve yanında oturduğu muhterem zata müthiş bir saygı ve hürmet gösterdiğini, muhte­rem zatın da Piri Tagi Hazretlerine (k.s.) sevgi ve muhabbet gösterdiğini görünce şaşırıp bu saygı gösterilen zatın kim olduğunu merak eder. Bunun üzerine Piri Tagi Hazretleri (k.s.) Piri Sami Hazretlerine (k.s.), yanında oturduğu zatın ahir zaman nebisi Allah'ın Resulü (s.a.v.) olduğunu anlatır. Bu halde uyanan Piri Sami Hazretleri (k.s.), bedeninde ateş ve hararet olduğunu, ateş ve hararetin kendisini yerinde duramaz hale ge­tirdiğini görünce, tekkede kendisiyle birlikte yatanları kaldırıp,

—Çabuk Piri Tagi Hazretleri'ni (k.s.) kaldırın, intisap edip ders alacağım der.

Tekkede görevli olanlar;

—Kardeş bu senin istediğin usule ve edebe aykırı; Piri Tagi Hazretleri (k.s.) şimdi rahatsız edilemez, sabahı bekle derlerse de, Piri Sami Hazretleri (k.s.) ısrarından vazgeçmez ve diretir. Piri Sami Hazretlerinin (k.s.) çok ısrarı üzerine Piri Tagi Haz­retleri (k.s.) uyandırılır. Gece yarısı Piri Sami Hazretleri (k.s.) intisap edip tarikata giriş, adap ve usulünü yerine getirir.

Ertesi gün Piri Tagi Hazretleri (k.s.) tekkeye teşrif ederek makamına oturarak sohbete başlar. Akşamki sohbeti tekrarlar. Sohbet sırasında diz üstü oturan Piri Sami Hazretleri'ni (k.s.) bir cezbe hali tutar; başlar zıplayıp bağırmaya. Zıplayarak şeyhinin önüne kadar gider. Piri Tagi Hazretlerinin (k.s.) önündeki ta­bakada bulunan tütünü alarak ağzına atıp peynir gibi çiğnemeye başlar, arkasından elini göğsüne vurarak ve bağırarak;

—Efendim, efendim bu benim nefsim Firavundan, Nem­rut'tan, Ebu Cehil'den ve şeytandan daha eşettir diyerek dövünür.

Piri Sami Hazretleri (k.s.) şeyhinin hizmetine iki yıl devam eder. Şeriat âlimi olan Piri Sami Hazretleri (k.s.) şeyhinin tek­kesinin temizliği, gelen misafirlerin hizmeti, tekke tuvaletlerinin temizliği, ahırda hayvanların bakım ve tımarı, tarla ve ziraat işlerinde bedenen ve aklen çalışıp hizmette bulunur. İki yıl hizmetin sonunda Nurşinden döneceği zaman akşam, Piri Tagi Hazretleri (k.s.) tekkede bütün ihvana seslenerek;

—Yarın Erzincanlı Hoca dönecek, onun dönme ve uğurlanma hizmetine kimse karışmasın, onun uğurlanma hizmetini biz yapacağız deyince; Nurşindeki bağlıları bu durumu kabullene­mez ve içlerinden itirazda bulunurlar. Çünkü tekke ve tarikat adap ve usulünde mürşit, müride zahirde hizmette bulunmaz, neticede bu durumu dile getirenler olur amma Hazreti Pir (k.s.) kimseyi dinlemez. Ertesi gün Hazreti Pir (k.s.) ahıra girip Piri Sami Hazretlerinin (k.s.) atını, yolluğunu kendi eliyle hazırla­yarak atı ahırdan çıkarıp, bir eli atın yularındayken, bir elini de üzengiye basarak Piri Sami Hazretlerine (k.s.) binmesini emir buyurur. Emir üzerine Piri Sami Hazretleri (k.s.) itiraz etmeden ata biner. (Tarikat usul ve esaslarında emir, adap her şeyin üzerindedir.)

Piri Sami Hazretleri (k.s.) âlim olması nedeniyle ata binerken Hz. Musa Kelimullah ile Allah (c.c.). arasında geçen bir kıssa hatırına gelir. Dede Paşa Hazretlerinin (k.s.) ifadesine göre kıssa şöyledir.

—Bir gün Hz. Allah (c.c). Hz. Musa'ya der ki:

 —Ya Musa yarattığım en edna (en aşağı, en kötü) varlığı al bana getir.

Hz. Musa da acaba en edna varlık hangisidir, nedir diyerek başlar dolaşıp aramaya, arama sırasında uyuz, zayıf bir köpek görür ve herhalde bu en edna varlıktır diyerek köpeğin boy­nuna bir ip bağlayıp çekmeye başlar. Cilveyi Rabbani köpek dile gelerek der ki:

—Ya Musa beni nereye götürüyorsun?

Hz. Musa da olayı ona anlatır. Bunun üzerine köpek der ki:

—Ya Musa korkarım ki beni bu halde Allah'a götürürsen seni nebilikten azleder, sen bu ipi kendi boynuna bağla da kendini götür.

Bu durum karşısında, Hz. Musa ipi kendi boynuna bağlayıp, bir eliyle çeker gibi yapıp Yüce Allah'ın huzuruna çıkar. Allah (c.c.) Hz. Musa'ya:

—Ya Musa eğer o köpeği getirseydin seni nebilikten azlederdim diye buyurur.

Dede Paşa Hazretleri (k.s.), bu kıssa sonunda buyuruyor ki "Allah (c.c.) nebilerini bu şekilde korur, köpeği dile getirterek Hz. Musa'yı korumuştur. Bu kıssayı hatırlayan Piri Sami Hazret­leri (k.s.) ata binince sarığını açarak Hz. Musa gibi kendi boy­nuna bağlayıp ucunu da Hz. Piri Tagi'ye (k.s.) doğru uzatarak, şeyhinin ipinden çektiğini hayal eder. Bu da tarikatın adabındandır. Şeyhi, Piri Sami Hazretlerinin (k.s.) atını, yularından çekerek Nurşin'in dışına kadar uğurlar ve geri döner.

Bu duruma şahit olan Piri Tagi Hazretleri'nin (k.s.) müritleri, edep dâhilinde, bu duruma itirazlarını dile getirirler. Şöyle ki:

—Nasıl olur da bir mürşit müridine bu kadar hizmet eder, burada kırk yıllık âlim, kâmil müritler varken mürşit, iki yıllık bir müride hizmet eder mi?

Bunun üzerine Piri Tagi Hazretleri (k.s.) buyurur ki:

—Her birinize ayrı ayrı anlatmak bizi yorar, içinizden üç kişi seçin, seçtiğiniz kişilerde şu özellikler bulunsun; en güvendiğiniz, en emin olduğunuz ihvanlar olsun, gördüklerini ne bir fazla, ne bir noksan olmayacak şekilde tam olarak anlatacak, sözüne ve özüne güveneceğiniz üç kişi seçiniz diye buyurur. İhvanlar belirtilen şartları taşıyan üç mürit belirleyip isimlerini Hz. Pir'e (k.s.) bildirirler.

Piri Tagi Hazretleri (k.s.) gösterilen ihvanları kabul ederek yanına çağırıp

—Şeyhimiz Sibgatullah Arvasi Hazretleri'nin (k.s.) türbesine gideceksiniz, orada huzur yapacaksınız, ne görürseniz gelip burada anlatacaksınız diye emir buyurur.

Hz. Pirin (k.s.) Mürşidi Seyit Sibgatullah Arvasi Hazretlerinin (k.s.) Türbesi Bitlis'in Hizan ilçesindedir. Kendisi de Hizanlı'dır. Hizan Bitlis ilinin 50 kilometre güney doğusunda bulunmaktadır. Üç ihvan o zamanki Hizan köyüne giderek seyit Sibgat­ullah Arvasi Hazretleri'nin (k.s.) türbesini ziyaret edip, huzur yaparlar ve geri dönerler.

Piri Tagi Hazretleri (k.s.) bütün ihvanları tekkeye toplayıp üç ihvanı huzura kabul edip bir tanesine:

—Oğlum Hazreti Pir'in huzurunda ne gördün anlat diye emir buyurur.

Anlat emrini alan ihvan:

—Efendim ziyaretimizi yaptık, huzura oturduk, birden bir âlem açıldı. Resulullah Efendimiz, (s.a.v.) dört Çar-yar-i Güzin Efendilerimiz ve silsile büyüklerimizin de hazır bulunduğu bir divan kurulduğunu gördüm. Bu divanda Erzincanlı Hocanın hücceti (ruhsatı, diploması) yazıldı. Başta Resulullah Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere divanda bulunanlar hücceti mühürlediler ve Erzincanlı Hocaya teslim ederek, hediye verme kısmına geçtiler. Rasulullah Efendimiz (s.a.v.) başındaki tacı Erzincanlı Hocanın başına taktı. Divandakilerin her biri kendilerine göre Erzincanlı Hocaya birer hediye verdi. Hazreti Ali Efendimiz de (k.v.) belindeki kılıcı kemeri ile birlikte Erzincanlı Hocanın beline bağladı. Gördüğüm budur efendim diyerek sözünü bitirir.

Hazreti Pir ikinci ihvana dönerek oğlum sen ne gördün diye sorar.

İkinci ihvan da:

—Efendim anlatan kardeşimizin gördüğünün aynısını da biz gördük der.

Üçüncü ihvan da:

—Efendim bizden önce anlatanların gördüğünün aynısını biz de gördük demesi üzerine

Piri Tagi Hazretleri (k.s.) ihvanlara dönerek:

—Yahu merhamet edin, eğer bizim elimizde olsaydı oğlumuz zahir ilmini bitirmiş, şu anda sülükte, ona verirdik. Resulullah Efendimiz (s.a.v.) başındaki tacı Erzincanlı Hocanın başına takmış, Çar-yar-ı Güzin Efendilerimiz kendilerince hediyelerini vermiş, bizim elimizde ne var. Erzincanlı Hoca bize geldiğinde lambasını almış, gazını koymuş, şişesini silmiş, fitilini takmış, her şeyi hazır olarak gelmiş, biz ise kibrit çakıp ateşini yaktık diye buyurur.

Bunun üzerine ihvanların:

—Efendim buradaki ihvanlar hizmetini yapamaz mıydı ki siz hizmetini yaptınız, bu bizim çok ağırımıza gitti demeleri üzerine:

Piri Tagi Hazretleri (k.s.) buyurur ki:

—Sizler için yaptık, yoksa Erzincanlı Hoca Kürdistanın maneviyatını torladı topladı götürüyordu, hizmetini yaptık da merhamet edip biraz kırıntı bırakıp da gitti diyerek bu konuyu kapatır.

Hazreti Pir Muhammed Sami Efendimiz (k.s.) mürşitlik hüccetini alıp Erzincan'a yerleşip tekkesini kurduktan sonra da sık sık Nurşin'i ziyarete devam etmiş, her gitmesinde kendi müritlerinden bir kaçını da yanında götürürmüş. Yine bir sefer hazırlığında Şah Dedemiz Muhammed Beşir Hazretleri (k.s.)

—Efendim bizi de götürseniz de bir ziyaret de biz yapsak olmaz mı diye istekte bulunmuş.

Piri Sami Şah Dedemiz de (k.s.) buyurmuş ki:

—Seni götüremem:

Şah Dedemiz Muhammed Beşir Hazretleri de (k.s.)

—Efendim götürmeme nedenini öğrenebilir miyim demiş. Bunun üzerine Hazreti Pir Muhammed Sami, Şah Dedemiz (k.s.) buyurmuş ki:

—Beşir Kürdistanda sese çok meraklıdırlar, sana orada beyit okuturlar, okumasan olmaz, okursan Piri Tagi Hazretleri (k.s.) der ki "Bize nispeten mi getirdin?" O da bizim işimize gelmez. Ayrıca Beşir biz Erzincan'da meşayıhız, oraya gittiğimizde bu elbiseyi soyunup, iş elbisesini giyinip, Piri Tagi Hazretlerinin (k.s.) ahırında hayvanlarının hizmetine bakarız, bunu da sen hazmedemezsin, götürmediğimizin sebebi budur.

Piri Sami Şah Dedemiz (k.s.), yine Nurşin'e iki ihvanla yaptığı bir ziyaret sırasında; Nurşin'e yaklaştıklarında Piri Sami Şah Dedemiz (k.s.) atından inerek bir yöne kıyama durmuş, bunu gören iki ihvan da kıyam yapmışlar. Sonra ata binip yola devam ettiklerinde iki ihvan:

—Efendim yakınlarda bir yatır mı vardı? Kime karşı kıyam yaptınız?" diye sormuşlar. Şah Dedemiz:

—Görmediniz mi? deyince, İhvanlar

—Biz bir şey göremedik Efendim" der Şah Dedemiz onlara dönerek:

—Nasıl görmezsiniz? Piri Tagi Hazretlerinin (k.s.) sürüsünün köpekleri karşı dağda göründü" diye buyurmuş.

Bu Sayfayı Sosyal Medya Hesabınızda Paylaşabilirisiniz